13 Bölüm: Erime Noktası!


Bana ne oluyordu boyle? Niye onunla bu kadar çok ilgileniyordum?  
Yakea- 93. Seviye Oyuncu

KAT 94. Gerçek Duşman II

Lidia, bileklikte gecirmesi gereken sureyi tamamlamisti. Bunu bilekligin uzerindeki kucuk ekranda yazan yazilardan anliyordum. Benimle bu sekilde iletisim kurabiliyordu. Ona bilekligin icinde biraz daha kalmasini bu oyunda karsimiza neler cikacagini bilmedigimi soylemistim. O da en kucuk bir sikintida bile bilekligin alt tarafindaki kirmizi dugmeye basmami soylemisti. Ben yurudukce hava iyice kararmaya baslamisti. Etraf soguyor onumden ilerisini goremiyordum. Elimdeki isik aleti bileklikten yayilan yesil isikti. Karsima ne gibi canavarlar cikabilecegi hakkinda bir fikrim yoktu. Bu yuzden sadece sezgilerime bagli olarak yuruyordum. Garip bir seyler donuyordu. Ama sorun benden kaynaklaniyordu. Lascen aklimdan bir turlu cikmiyordu. Yurudukce onu dusunuyor, davranislarini sorguluyordum. Anlasilmaz bir yapiya sahipti. Biraz sadist, biraz psikopat, ve asiri derecede guzel... Su an dusunduklerimi Lidia bilse pestilimi cikartirdi ama engelleyemiyordum iste. Sanki biri bana buyu yapmisti. Sanki bu ben degilde... Evet... Bu ben degildim, ikinci kisiligimdi... Kafami salladim. Onun bedenimi ele gecirmesini engellemek icin canimi bile feda etmistim. Bu durtuylede cok kolay basa cikabilirdim. Yaklasik 3 saattir yuruyordum. Yorulma hissinin beni engellememesi icin 4 kez mola vermistim. Yol tahmin ettigimden kesinlikle daha uzundu, belki 100 kattan en buyugu buydu. Ama hareket hizina verdigim bonus ve ustumdeki kiyafet meyvesini vermisti. Normalde geceleyin 6 saatte alinan yolu yari vaktinde asmistim. Baska bir gariplik ise karsima hic canavar cikmamasiydi. Bu, iyice gerilmeme neden olmustu. Vardigim nokta cok da buyuk bir yer degildi. Hatta biraz "gizli gecit" i andiriyordu. Kucuk, hic isiklandirmasi olmayan tas binaya eski ve curumus bir kapi koruyuculuk gorevi ustleniyordu. Kapiyi yokladigimda kitli olmadigini farketmistim. Tahminimin aksine, iceriye girdigimde yine karanlik oldugunu gormustum. Her taraf is ve tozla kapliydi. Beni niye boyle bir yere getirmek istediklerini anlamamistim. Butun odalara bakmaya ayni zamanda gardimi indirmemeye karar vermistim. Ama daha ilk odaya bile bakamadan kotu bir sey olmustu. Koridorda yurumemle beraber bir anda kendimi boslukta bulmustum. Imkansiz bir sekilde, cok derin bir yere dusuyordum. O an, korkudan bilincimi kaybetmeme ramak kalmisti. Beni uyandiran ise Lidia'nin telepatik yolla seslenisi olmustu. -Yakea! Yakea! Uyan hemen! Kendine gel! Kendime geldigimde dusecegim yerden gelen isiklari gorebiliyordum. Eger yavaslarsam, bir kurtulma sansim olabilirdi. Ama nasil yavasliyacaktim? Hemen bilekligimi kullanarak holografik kilici olusturdum. Bir saniye icerisinde en yakininda oldugum duvara sapladim. Dusundugum gibi olmus ve yavaslamaya baslamistim. Ama bu yetmezdi. Ayaklarimi duvara yapistirarak "dash" yetenegini kullandim . Botlarim bir anda mavi renkte parlamaya vemkivilcimlar sacmaya baslamisti. Bu yetenek cok yakin bir mesafeyi asiri hizli sekilde kat etmene yariyordu. Savas disinda cok daha kisa sureli beklemesi oldugundan her 3 saniyede bir kullanilabiliyordu. Bilekligin son evriminde gelmis olmaliydi. Ise yaramisti. Zemine 10 metre kala,bir duvarda asili duruyordum. Kendi kendime konusarak Lidia'nin merak etmemesini, hallettigimi anlamasini sagladim. Cevik bir hareketle karsi duvara ziplayip kilici duvara bir daha soktum ve yavas yavas inisimi sagladim. Indigim bolge bir magaraydi. Dustugum sure belki 10ya da 15 saniyeydi. Bu da ne kadar derinde oldugumu gosteriyordu. Etrafima bakindim.Magaranin ici sicak ve kuruydu. Dustugum yeri aydinlatmakta olan iki mesale vardi. Tekini alarak tam onumdeki dar yolda yurumeye devam ettim. Eger Lascen'i tam olarak anladiysam bana gore bu bir tuzak degil, testti. Icimde asil onemli olan buraya gelmek degil gibi bir his vardi. Lidia cok endilesenmisti. Ama ona biraz daha sabretmesi gerektigini soylemistim. Garip hissediyordum. 6. his gibi bir duyguydu bu. Korkuyordum. Ama neden korktugumdan bile emin degildim. Magara, gittikce daraliyordu. Magara duvarinin soguklugunu yakinlastikca daha cok hissediyordum. Biraz yurumemle beraber, mesale sonmustu. Havaazalmaya baslamis nefes alip verisim zorlasmisti .Oksurmeye, gogsumu tutmaya cabaliyordum. Arkama baktim ama bu durumun geri donusu yoktu. Bir sure daha dayanabilirdim. "Bu sadece bir oyun... Seni yenmesine izin verme!" Icimden bunlari tekrarliyor gaza gelmeye calisiyordum. Hava o kadar seyreklesmisti ki gozlerim kapanmaya, basim donmeye baslamisti. Geriye tek bir secenegim kalmisti. Gozlerimi kapattim ve dumduz kosmaya basladim.Gozlerimi actigim anda basimin donecegini biliyordum, bu yuzden bu sekilde gidebilecegim yere kadar gitmek zorundaydim. Ellerim onumde, kosuyordum. Bir dakika sonra ise durmam gerekmisti. Cunku kocaman bir kapiya caprmistim. Gozlerimi actigimda tahmin ettigim durum olmustu. Kapinin nasil acildigini elimi son bir cirpinis ile one attigimda fark etmistim. Kapi acildigi anda yere dusmus ve oksurmeye baslamistim. Cunku bulundugum yerde oksijen yeterince vardi ve kendime gelebilmem biraz zaman alicakti. Bilincim tam olarak yerine geldiginde ise sok edici bir manzarayla karsilasmistim. Kocaman bir yeralti magarasinda, her taraf mermer bloklarla dosenmis, ve ay isigi ile aydinlatilmisti. Duvarlar uzerinde hic bilmedigim bir dile ait semboller, cizimler vardi. Tam karsimda ise, kristal kayaliklar arasina sikismis bir cisim vardi. Uzaktan ne oldugu anlasilmayan cisme biraz daha yakinlasmistim. -Bu, yoksa bu 1. Efsanevi silah mi? Kayaliklarin arasinda ince, upuzun bir kilic saplanmisti. Daha once gordugum hic bir kilica benzemiyordu bu... Kabzasi t seklindeydi ve masmavi parliyordu. Kilicin uzun kismi ise daha garipti. Demiri bembeyazdi ve gorunen kusuru yoktu. Hangi madenden yapildigi hakkinda hic bir fikrim yoktu. Tek kelimeyle, mukemmelligi zorluyordu... Kilicin buyusune kapilmistim. Kayaliga dogru yurumeye basladim. Her adim attigimda daha da icine cekiliyor, hayran kaliyordum. Yalniz bir sorun vardi. Lascen beni buraya getirmisti ama kilicin oldugu odada kimse yoktu. 2. Kisiligim baskinlasmaya baslamisti. "Yakea! Bu bir tuzak! " Gozbebeklerim kuculmus hareketlerim hizlanmisti. Kilica dokunmadan hemen geriye takla atmistim. Ve o an kayaligin ustune kocaman tas parcalari dusmus, kilici piksellerine ayirmisti. Iceride birinin varligini hissediyordum. Gergin bir sekilde: -Lascen... Ayak sesleri duydum. Magaranin karanlik bir kismindan Lascen aciga cikmisti. Diliyle acik irmizi dudaklarini yaliyor, elleri ile alkis tutuyordu. Gozleri heyecanli heyecanli bana bakiyordu. Sasirmis, mutlu ve bir o kadar da delirmis bir yuz ifadesi vardi. Gozbebekleri kucucuk, gozleri masmaviydi... Ustunde dar, beyaz bir kiyafet, altinda ise simsiyah kisa bir etek vardi. Sanki biriyle bulusucak gibi giyinmisti. Ama tecrubelerim bunun nedeninin farkli oldugunu soyluyordu. Bu kiyafetler oyundaki en az zirh ama en fazla saldiri ve hareket hizi sagliyordu. Saclarini at kuyrugu yapmisti. Bana ne oluyordu boyle? Niye onunla bu kadar cok ilgileniyordum? Ne kadar psikopat oldugunu bir gun once gormustum. Kaxel ile olan baglantisi belki onuda sanal bir veri yapiyordu. Ama cok garip hissediyordum. Dovusmek degil sadece onu izlemek istiyordum. Bunun ikinci kisiligim ile bir ilgisi yoktu. Kendim etki alanina girdigimi, yeni anlamistim. Sogukkanliligimi korumaya calistim. Ondan nekadar etkilensemde beni oldurme potansiyeli hala cok yuksekti. Dahasi ne istedigini bilmiyordum. Dusuncelerini anlamak cok zordu. Lidia gibi degildi. Reyna gibi hic degil... O an bunlari dusunuyordum. Lascenin gozlerinin icine bakiyor, ne istedigini anlamaya calisiyordum. Lascen 'in yuzundeki ifade yavas yavas degisiyordu. Gozlerini one dusurmus, yuzundeki tebessum yok olmustu. Daha kotusu, ondan gelen oldurme durtusu artiyordu. Gozbebekleri cok kuculmus, dogrudan bana dikilmislerdi. Ve bir anda, kendimi onunla savasiyor bulmustum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder